"Yıllardır gittiğim sinema salonu. Küçük falan filan ama güzel seviyorum. Temiz-pak. Lavabolar hijyenik. İnsan sinema salonundan daha ne bekler ki?"
"Artık çok bakımsız bir hal aldı. Salonlar havasız. Seanslardan sonra temizlik yapılmıyor ki her gittiğimizde koltuklarda çöpler var. Tuvaletler gerçekten çok kötü pis. Alt katın tavanı akıtıyor altına kova konmuş. Çalışan sayısı yetersiz. Acilen bir el atılıp düzene girmesi lazım böyle avm dışındaki nadir salonların bu halde olması üzücü."
"Sinema temasının işlendiği bir bina, filme girdiğim salon biraz soğuktu ama geniş ve rahattı"
"15 Kasım 2023 Çarşamba, 12:00 seansını anlatmadan önce neden "beş yıldız" verdiğimi anlatayım: Bahçeli'nin pek de ayakaltında olmayan bir sokağında yaşamak için direniyor, saygı duyuyorum. Bu nedenle verdim beş yıldızı, başka etmenlere hiç bakmadan. 12 Kasım 2023 Çarşamba günü 12 seansına yürüyerek gitmeyi planlamıştım ancak -evde biraz sallanınca- geç kalabileceğim için kızımdan beni bırakmasını istedim. Şimdi sıkı durun: Sinema kapalıydı. Benden önce gelmiş olan -anne-kız olduklarını tahmin ettiğim- 2 kadın sinema kapısının önünde bekliyorlardı. Belki de tarihte ilk ve son kez "seans saatinde sinemanın açılmasını bekleyenler" grubu olarak ister istemez aramızda bir yakınlaşma oldu, konuşmaya başladık, tabii. Ben orijinal bir anım daha oluştuğu için mutluydum ancak onlar pek öyle değildi. Genç kadın internetten telefonunu bularak Kızılay'daki Büyülü Fener'i aradı: Görevli kişi 10 dakikaya kadar sinemayı açacaktı. Frito Lay'in kamyonu geldi, sürücüsü -Lay's, Doritos, Cheetos, vb.- kutu kutu atıştırmalıkları sinema kapısının önüne bıraktı, sinemanın kapalı olduğunu görünce (belki de biz söyledik "görmesine" fırsat vermeden) o da telefonuna sarıldı ama o doğrudan sinemayı açacak olan kişiyi aradı ve bir "müjde" verdi bize: Geliyormuş, uyuya kalmış. O da sinemanın açılmasını beklemeye başladı. Onunla da biraz sohbet ettim ve atıştırmalık sektöründe sayısız markaya sahip olan Frito Lay'in bir "Pepsi" şirketi olduğunu öğrendim. Gün ortasında sinemanın açılmasını beklerken bile "öğrenmek" güzeldi. 25-30'larında iki kız arkadaş geldi, sinemanın kapalı olduğunu görünce çok şaşırdılar; oysa biz (o iki kadın ve ben) alışmıştık, hayatımızın olağan akışı içinde yeri vardı artık. Dediler ki: Bugüne kadar böyle bir şeyle karşılaşmadık. "Durun" dedim, gülerek, "daha kaç yaşındasınız ki; ben de karşılaşmadım. Büyülü Fener-Kızılay'ın söylediği o "on dakika" 30 dakika civarına çıktı, bu arada yeni sinemaseverler geldi. Sevmek sabır gerektirir, onlar da bekleyeceklerdi. Görevli geldi, bize hiçbir şey söylemedi, doğrudan açtı sinemanın kapısını. "Bir kahve ısmarlayın bari" dedik ama oralı olmadı, bilet satış bölümüne girdi."
"İlk defa gittim, maps'te yanlış gösterdiği için bulmak zor oldu. İçerisi kokuyor, rutubetimsi bir koku. Tuvalet ve genel temizlik kötü. Çalışan fazlasıyla somurtkanken gelen kitle de bir tuhaftı ya da bana öyle denk geldi. En büyük sorunsa özellikle de böyle bir havada salonun soğuk olmasıydı. Ben dahil birçok kişi mont üzerindeyken izledi. Bir daha gelmem. Kızılay şubesi çok iyi."