Piri Reis Müzesi

Zamanında Gelibolu kalesinin bir parçasi olan burç, şimdi Piri Reisi Müzesi’ne ev sahipliği yapmaktadır. Müzede Gelibolulu olduğu bilinen ünlü denizciyi hatırlatacak, tablolar, haritalar, büstler yer almaktadır. Gelibolu Tersanesi’ de buradaki iç limanla bağlantılıydı.

Piri Reis Müzesi, küçük bir müze olmasına rağmen çok şey anlatıyor. Konumu itibarıyla harika. Piri Reis eşsiz bir kartograf ve deniz bilimleri üstadı olmasının yanısıra, Osmanlı deniz tarihinde izler bırakmış bir kaptandır. Piri Reis, 1465-1470 dolaylarında, o dönemde Osmanlıların ünlü bir deniz üssü olan Gelibolu'da doğdu. On yaşlarına geldiğinde, dönemin bütün Akdeniz'de nam salmış ünlü korsanı olan, sonradan devlet hizmetine giren amcası Kemal Reis'in seferlerine katılmaya başladı.

Zaten küçük bir yer, orayı gezmenizi gerektirecek bir eser de barındırmıyor. Işıklandırmadan dekorasyona her şeyiyle yeniden ele alınsa keşke. İnsanı basıyor bu haliyle, meraktan gezmiş olduk.

Müzede, Gelibolulu olduğu bilinen Piri Reis'i tasvir eden büstler, tablolar ve haritaları yer almaktadır. Balık halinin yanında ve iskeleye çok yakın. İskeleden çıkıp müzeye doğru yürürken Piri Reis'in heykelini de görebilirsiniz.

Piri Reis Müzesi:

Gelibolu Kalesi günümüzde Piri Reisi Müzesi’ne ev sahipliği yapmaktadır. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Gelibolu Belediyesi ve Bahçeşehir Üniversitesi’nin katkılarıyla 2008 yılında düzenlenerek tekrar hizmete açılmıştır. Müzede Piri Reis’in kullandığı araç gereçler, döneme ait tablolar, gemi maketleri, Piri Reis heykeli ve denizcilik tarihini anlatan hikayeler sergilenmektedir.

Gelibolu Kalesi:

Eski hükümet konağının ve şimdi ki Gelibolu Belediyesinin bulunduğu tepenin çevresindedir.Günümüzde deniz kıyısında kalıntıları görülen Gelibolu Kalesi Bizans Döneminde 681’den 717 yılına kadar süren Arap akınları sırasında, Gelibolu’nun korunması için 711 yılında yaptırılmıştır. Daha sonra Osmanlılar döneminde onarılmıştır.
Eski kale dik ve kesik kayalara kurulu 6 köşeli bir kaledir. 70 kulesi bulunuyordu ve kale içinde XVII. yüzyılın ortalarında 300 tek katlı ev, kethüda, topçu başı ve cebeci başının konakları, su sarnıçları, cami ve hünkar hazinesi bulunmaktadır.
Kaleden geriye sadece bir burcu kalmıştır. Liman ise iki bölümden oluşmakta olup, denizle olan bağlantısını dar bir geçiş ayırır. Yol olarak kullanılan köprü limanı ikiye ayırır. Köprünün altından geçen küçük tekneler genellikle iç taraftaki havuzla bağlanmaktadır. Kule ise içteki havuzun yanında yükselir.

Feribot iskelesine çok yakın bir konumda. İsterseniz geliboludan giderken isterseniz ilk gezi noktası olarak gidebilirsiniz. 2 katlı taştan bi yapı burası. Alk kat biraz karanlık ve bir kuyu var . Üst katta ise eski denizci aleti , yağlı boya tabloları ve haritalar bulunmakta. Aslında bu yapı eski Gelibolu kalesinin bir burçuymuş. Piri reis çalışmalarını burda yaparmış.Daha sonrasına zindan olarak kullanılmış. Şuanda müze olarak faaliyet gösteriyor. Yanında bulunan havuz benzeri yapı ise tersane görevi görüyormuş. Önceden tahta köprü varmış liman ile havuz girişinde. Gemiler tadilata sokulacağında tahta köprü kaldırılıp gemiler içeri alınırmış. Günümüzde küçük balıkçı kayıkları bulunuyor.
Gemi limanda güvendedir, ama gemiler limanda beklemeleri için yapılmaz.” der Paulo Coelho

Guzel ve etkileyici bir yer . Daha güzel olabilir daha fazla doküman sergilenebilirdi.

Giriş ücretsiz Tam merkezde küçük bir müze

Aydınlatma çok kötü merdiveni varmış karanlıkta görmedik görevli falan da yoktu şöyle bir bakıp çıktık

Güzel bir yer görülmesi gereken yerlerden